Hz. Hüseyin'in Kerbela'da şehit edilmesi sebebiyle Alevîlik geleneğinde önemli yer tutan Muharrem ayı sebebiyle Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın'ın ev sahipliğinde Aşure Sofrası etkinliği düzenlendi. 6 Eylül'de Berlin Büyükelçiliğinde verilen yemekte, Almanya'nın çeşitli yerlerinden 100 civarında alevi ve sünni mezhebine mensup kişiler davete icabet ederek, saat 18.40'da birarada iftar açtılar. Aynı sofralarda oturularak alevi-sünni kaynaşmasının yaşandığı etkinlikte birlik ve beraberlik mesajları da verilerek, Anadolu topraklarında yüzyıllardır birarada yaşanılan kardeşlik bağları pekiştirildi.
Aşure Sofrası etkinliğinde açılış konuşmasını yapan Büyükelçi Aydın, Müslümanlar arasında ekilmek istenilen nifak tohumlarına özellikle dikkat çekti. Kerbela'da yaşanan acılardan ders çıkarmanın önemli olduğunu vurgulayan Berlin Büyükelçisi, birlik ve kardeşliğin güçlendirilmesinin her zamankinden daha fazla önemli ve öncelikli hale geldiğini söyledi.
Açılış konuşması sonrası etkinlik İmam Muhammed Güllüce'nin Kuran-ı Kerim okumasıyla devam etti. Ayetin mealini de okuyan İmam, Kuran'ın tüm zamanları kapsayıcı "Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanmayın" uyarısını da böylelikle iletmiş oldu. Zakir Mustafa Aydın'ın sazıyla mersiye okuyarak devam eden etkinlikte, İmam Hüseyin'in şehit edilmesi acıyla anıldı. Aşure Sofrası'nın açılışı ve kapanışı Derviş Haydar Soylu'nun dualarıyla yapıldı. Kerbela şehitlerini ve Ehl-i Beyti anan Alevi Dedesi ayrıca, kardeşliği ve dostluğu, milletin ve yurdun varlığı ve dirliği temennilerini de dualarında yer ayırdı.
İYİLEŞEN TÜRK-ALMAN İLİŞKİLERİ GÜNDEM OLDU
Son zamanlarda iki ülke arasında yaşanan kriz sonrası tekrar düzelme trendine girmesi Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın'ın etkinlikteki konuşmasına konu oldu. Türkiye Cumhurbaşkanı'nın Berlin'de devlet töreniyle karşılandığı ziyareti ile ilişkilerin geliştirilmesi yönünde önemli bir fırsat yakalandığını söyleyen Büyükelçi, Almanya'da yaşayan 3.5 milyon Türkiye kökenli insanların da Türk-Alman ilişkilerinin iyileşmesi yönünde özel ve önemli bir unsur olduğu görüşünü dile getirdi.
IRKÇILIĞA KARŞI DAYANIŞMA VE İŞBİRLİĞİ İÇERİSİNDE OLUNMALI
Türkiye Cumhuriyeti'nin 93. kuruluş yıldönümü T.C. Münih Başkonsolosluğu tarafından 28 Ekim'de düzenlenen bir resepsiyonla kutlandı. Başkent Münih'in tarihi saraylarından Nymphenburg'da Münih Başkonsolosu Mesut Koç'un ev sahipliğinde gercekleşen cumhuriyet resepsiyonuna Bavyera Hükümeti Eğitim Müsteşarı Georg Eisenreich ve Almanya Emniyeti Bavyera Genel Müdürü Hubert Steiger gibi Almanya siyasetinin ve emniyetinin önemli isimleri yanısıra Ankara'dan CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan da katıldı. Cumhuriyet resepsiyonu Türk ve Alman istiklal marşları ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mesajlarıyla açıldı.
Türkiye'nin dünya markası uçak şirketi THY'nin sponsorluğunda gerçekleşen resepsiyonuna sunuculuğunu Deniz Filizmen ve Kayrak Pınar üstlenirken, Başkonsolos Mesut Koç ve Müsteşar Eisenreich sahne kürsüsünde birer konuşma yaparak Türk-Alman dostluğuna dair mesajlar verdiler. T.C. Münih Başkonsolosu Mesut Koç, konuşmasının önemli bölümünü 15 Temmuz darbe girişimine yer ayırarak Türk halkı tarafından verilen demokrasi ve özgürlük mücadelesine övgüler düzerken, insanlığın ortak tehditi olan terörizme de akabinde atıfta bulunarak, Alman konuklara "FETÖ, PKK ve DEAŞ (IS) gibi terör örgütleriyle ortak mücadele etmemiz gerekiyor." sözleriyle mesaj vermeyi ihmal etmedi. Dernek temsilcilerine de faaliyet alanlarının zenginleştirilmesi, Alman kurum ve toplumuyla diyaloğun sıklaştırılmasının gerekliliğine değinen Başkonsolos Koç, Türk toplumunun eğitimi ve Alman toplumu ile olan uyumunun önemine dair vurgularda bulundu. Bavyera Başbakanı Horst Seehofer ve Bavyera Hükümeti adına katılan Bavyera Hükümeti Eğitim Müsteşarı Georg Eisenreich ise, nüfusu Almanya'da 3 milyon Bavyera'da 300 bin civarinda olan Türk toplumunun ekonomiye ve sosyal yaşama yaptıkları katkılarından dolayı teşekkürlerini iletirken, konuşmasını "Cumhuriyet Bayramınızı kutluyorum" mesajıyla tamamladı. Türkiye'nin demokrasi, hukuk ve güvenlik meseleleri olduğuna kısaca atıfta bulunan Müsteşar Eisenreich, Türkiye'deki siyasi sorunların Almanya'ya taşınmasını istemediklerini belirtti.
TRT sanatçısı Soner Özbilen'in kızı Aslı Özbilen ile Münih'in sevilen korosu Armoni Ahenk'in eşliğinde sahnede Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün en sevdiği ve Türk Halk Müziğinin eşsiz eserlerini seslendirmesiyle son bulan cumhuriyet resepsiyonunda, T.C. Münih Başkonsolosluğu, 15 Temmuz şehitleri için küçük bir fotoğraf sergisi hazırlayarak katılımcıların mesajlarını yazmaları için de ayrıca anma defteri açtı.
29.10.2016
T.C. Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, Muharrem ayı vesilesiyle, 7 Kasım'da Büyükelçilik'te yine Aşure Sofrası kurdu. Kerbela katliamı sebebiyle Alevilerin matem ile oruç tuttukları Muharrem ayını vesile ederek alevi dervişleri ve temsilcilerini davet edip sofrada bir araya gelen Büyükelçi Karslıoğlu, yemek öncesi yaptığı selamlama konuşmasında birlik ve beraberlik mesajları verdi.
14.11.2015
23 Nisan 2015 Perşembe akşamı Regensburg Büyükşehir Belediyesi, Regensburg Haber Dergisi’yle birlikte Haidplatz’da bulunan Belediye
Kütüphanesi’nde ilk defa “Türkçe Şiir Programı” düzenledi. Bu program, “Regensburg Şiir Akşamları” adıyla yapılması planlanan Türkçe şiir akşamlarının ilkiydi.
Regensburg Belediye Kütüphanesi Müdürü Elisabeth Mair-Gummermann’ın ev sahipliğini yaptığı program onun açılış konuşması ile başladı.
Altyapısını Regensburg Üniversitesi Türkçe Okutmanı Esin Alçiçek’in oluşturduğu ilk programa eğitimci, yazar ve şair kimliğiyle tanınan T.C. Nürnberg Başkonsolosluğu Eğitim Ataşesi
Kamil Aydoğan konuk oldu. Kamil Aydoğan, Sezai Karakoç’a ve kendisine ait bazı şiirleri seslendirdi. Özellikle “Bir Yalnız Adamın Hikâyesi” şiirinde
insanlığın ortak duygularına tercüman olan şair, şiirin bazı yerlerinde durarak yalnızlıkla ilgili konuştu. Musa Yoğurtçu gönülleri titreten ney sesiyle şiirlere eşlik etti.
Regensburg Üniversitesi öğrencisi Betül Yüksel’in ve Türkçe öğretmeni Veli Aktürk’ün arp sanatçısı eşi Jhana Aktürk’ün arpı eşliğinde okudukları
şiirler geceye renk kattı.
Esin Alçiçek, 01.05.2015
Regensburg Büyükşehir Belediye Başkanı Joachim Wolbergs, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla çeşitli ülkelerden gelen öğrencileri makam odasında kabul etti.
Koltuğunu Gymnasium öğrencisi İrem Kara'ya devreden Wolbergs, çocukların siyasi geleceğe yönelik isteklerini ve düşüncelerini dinledi. Barışı ve hoşgörüyü savunan çocuklar bu temennilerini Wolbergs'e iletti. Wolbergs ve tüm Regensburg Halkını 3 Mayıs'ta Antoniushaus'ta gerçekleşecek olan 23 Nisan Çocuk Bayramı programına davet eden çocuklar, kendi bayramlarının paylaşımında bulunmayı ihmal etmediler.
Regensburg Türk Dernekler Birliği'nin talebi üzerine gerçekleşen buluşmaya Türkçe öğretmeni Veli Aktürk, Regensburg Türk Dernekler Birliği'nden Ayşe Rippmannsberger-Dinçer ve Gülistan Varlı-Önal ile DITIB Regensburg'dan Mehmet Kurt katıldı.
Emre Öndin, 23.04.2015
Regensburg'da yürütülen kazılarda arkeologlar Bronz Çağ'a ait Brezel, Semmel ve Kipferl buldular. 250 yıllık tarihi unlu mamüller Donaumarkt alanında Bavyera Tarih Müzesi'nin inşaası öncesinde yapılan arkeolojik araştırmalarda keşfedildi. Arkeologlar ele geçen üç adet küçük Semmel, Kipferl parçası ve iki adet Brezel (simit) parçasının Bavyera tarihi açısından önemli bir keşif olduğunu belirttiler.
Konu hakkında bilgi vermek amacıyla Regensburg Büyükşehir Belediyesi Başkanı Joachim Wolbergs, Regensburg Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanı Klemens Unger, Bavyera Eyaleti Tarihi Yapı Koruma Dairesi'nden Dr. Silvia Codreanu-Windauer ve Regensburg Büyükşehir Belediyesi Tarihi Yapı Koruma Dairesi Dr. Lutz Dallmeier Regensburg Tarih Müzesi'nde bir basın toplantısı düzenlediler.
Arkeolojik kazılarda genelde seramik, sikke, metal gibi buluntuların ele geçtiğini belirten konuşmacılar, bu gibi buluntuların çok az rastlanır olmasının öneminden bahsettiler. Radyokarbon yöntemi kullanılarak tarihlendirilen kahvaltılık buluntular 1700-1800 yılları arasında oldugu tespit edilerek sergilenmek üzere Regensburg Tarih Müzesi'nin (Historisches Museum Regensburg) vitrininde yerini aldı.
İhsan Yeneroğlu, 11.03.2015
Nürnberg'den baharın gelişiyle her yıl geleneksel düzenlenen turizm, eğlence ve hobi fuarı "Freizeitmesse"de Türkiye 8 yıl aradan sonra tekrar iştirak etti.
47'ncisi 18-22 Mart tarihleri arasında düzenlenen ve bu yıl yaklaşık 800 sektörün iştirak ettiği Freizeitmesse'de T.C. Frankfurt Başkonsolosluğu Kültür Ataşeliği, 1997-2007 yıllarında düzenli olarak katıldığı fuara 50 metrekarelik bir stand açarak, 2015 yılında tekrar yerini aldı.
Frankfurt Kültür Ataşeliği'nin Türkiye'nin turizm potansiyelini tanıtmak amacıyla yeni turizm sloganı "Türkei Home" ile açtığı standda 5 alt katılımcı da iştirak etti. Türkiye standında Türk Hava Yolları'nın yanısıra, Antalya'dan Bentour Reisen, Smooth Trekking ve Kemer Yöresi Tanıtım Vakfı (KETAV) ile Ordu ili de yerlerini aldılar. Türk sanatının tanıtımı adına Nürnberg'de yaşayan Ümit Gümrükçü'nün ebru sanatı gösterisi için de ayrıca bir stand açıldı.
Bir sonraki yıllarda Türkiye standını daha büyük bir alana kurmayı amaçladıklarını belirten T.C. Frankfurt Başkonsolosluğu Kültür Ataşesi Osman Şahin, Nürnberg Bölgesinde yaşayan yerel aktörlerin katkılarıyla Türk kültürü ve sanatının tanıtımı yapmak istediklerini, Frankfurt Kültür Ataşeliği'ne başvuru ve teklifte bulunulması halinde değerlendirmeye alınacağını söyledi.
Seit vielen Jahren begeben sich die Regensburger Domspatzen in ihrer Abschlussklasse auf eine Studienfahrt. Heuer im
September hatten sie ein ganz besonderes Ziel ausgewählt: die Westküste der Türkei. Organisiert hatte die Fahrt ihr Lateinlehrer Bernhard Gietl, begleitet von zwei Kollegen und
Dompropst Dr. Wihelm Gegenfurtner.
Ein Abenteuer war das Unternehmen in mehrfacher Hinsicht. Für die allermeisten der 49 etwa 18-jährigen Sänger war die Reise der erste Kontakt mit einem islamischen Land.
So war es auch nicht verwunderlich, dass man auf den Besuch einer aktiven Moschee neugierig war. Das gelang in Istanbul, aber später noch in Selcuk. In Istanbul faszinierte vieles: die
traditionellen Sehenswürdigkeiten wie der Topkapi-Palast oder die Hagia Sophia, eine Fahrt auf dem Bosporus oder der Besuch der
Chorakirche mit ihren herrlichen Fresken und Mosaiken, nicht zuletzt das Konzert der Janitscharenkapelle. Manchmal tauchte die Frage auf: Sind wir eigentlich noch
in Asien oder schon wieder in Europa?
Leider blieben nur zwei Tage Zeit, denn die Fahrt ging weiter nach Süden. Die Gedenkstätten auf Gelibolu brachten die Gräueltaten des Ersten Weltkriegs
in Erinnerung, aber auch die Leistung von Kemal Atatürk als weitblickendem Staatsmann. In Troja wurden die Schüler fachkundig geführt und waren am Originalschauplatz
der Kämpfe um Achilleus und Hektor, die man aus dem Unterricht kennt. Apropos Originalschauplatz: Stark beeindruckt waren die Domspatzen, als sie dort sitzen und
stehen konnten, wo Thales von Milet und andere frühe Philosophen, Alexander der Große, der Apostel Paulus und viele andere aus der Schule bekannte
Persönlichkeiten lebten und wirkten. Pergamon und Ephesos, nur aus Büchern bekannt, konnten jetzt erspürt werden.
Die Studienreise bedeutete zwar einen großen finanziellen Aufwand so bekamen wir nirgends Ermäßigung auf Eintrittsgebühren - aber wir erlebten das Land, das eine
Heimat für Griechen, Römer, Osmanen und Türken war und ist, und erahnten, wie reichhaltig das Land in seiner riesigen Ausdehnung ist. Wir genossen die Freundlichkeit
der Menschen, wir freuten uns über so manchen Caj und oft ein Gespräch auf Deutsch. Ein Erlebnis war das Theater von Ephesos, wo die Jungen nicht nur über das Leben und die Theologie des heiligen
Paulus informiert wurden, sondern auch ein Lied zum Besten gaben. So war die Fahrt, auf der wir uns ein wenig als Botschafter Regensburgs, Bayerns und Deutschlands fühlten, ein spannendes,
erlebnisreiches Unternehmen, das manchen zu einem erneuten privaten Besuch ermunterte.
Bernhard Gietl, Musikgymnasium Domspatzen, 14.11.2014
Almanya'da "Türkisch für Anfänger" filmdeki Metin Öztürk rolüyle büyük hayran kitlesine kavuşan
Adnan Maral, piyasaya yeni sürdüğü "Adnan für Anfäger - Mein Deutschland heißt Almanya" adlı
kitabının pasajlarından okumak için Regensburg'a geldi. 1. Regensburg Türk-Alman Edebiyat ve Dostluk Festivali kapsamında gerçekleşen programda gelen hayranlarıyla samimi diyaloğa
giren ünlü sinemacı tam not aldı. Özellikle Almanya'da çifte vatandaşlık yasasına felsefi ve mizahi göndermelerde bulunan Adnan Maral, konu hakkında yaşantılarından trajikomik örnekler verdi.
Bilhassa Burdur'da yaptığı askerlik maceralarını okurken okurlarına kahkahalar attıran Adnan Maral, program boyunca sergilediği neşeli ve mizahi tavırlarıyla büyük beğeni topladı.
Okuma sonrasında entegrasyon konusu üzerine açık oturuma da katılan Adnan Maral, sanatçı kimliğiyle düşüncelerini açıkladı. Açık oturuma tartışmacı olarak Bavyera Eyalet Milletvekili
Arif Taşdelen, Regensburg Belediyesi Entegrasyon Dairesi Başkanı Andreas Reindl, Gazeteci Nevfel Cumart ve DITIB Regensburg 2. Başkanı
Gülistan Varlı-Önal katıldı. Son olarak Türk ve Alman hayranlarıyla bir araya gelen Adnan Maral, hatıra fotoğrafları çektirerek kitaplarını imzaladı.
18.10.2014
Doğu Bavyera'nın ilk ve tek Türk-Alman medya organı Regensburg Haber, Regensburg kent merkezine açtığı redaksiyon bürosu ile geleceğe yönelik önemli bir adım daha attı. 31 Mayıs 2014 tarihinde törenle yapılan resmi açılışa büyük ilgi gösteren siyasiler ve okurlar, Regensburg Haber'in toplum yararına gazetecilik çalışmalarına büyük övgülerde bulunarak başarılı çalışmaların devamını dilediler.
Açılışa Regensburg Büyükşehir Belediye Başkanı Joachim Wolbergs, 2. Belediye Başkanı Gertrud Maltz-Schwarzfischer, 3. Belediye Başkanı Jürgen Huber, T.C. Regensburg Fahri Konsolosu Hanns J. Huber, Bavyera Eyalet Milletvekili Margit Wild, Emniyet Genel Müdürlüğü Basın Sözcüsü Thomas Plössl, Belediye Encümenleri Thomas Burger, Hans Rentner, Bernadette Dechant ve Tina Lorenz, DITIB Regensburg 1. Başkanı Mehmet Kurt ve 2. Başkanı Gülistan Varlı-Önal ile Din Görevlisi Abdülmelik Akdeniz, Gürcü-Alman Kültür Derneği 2. Başkanı Maia Simmet ve Regensburg Yabancılar Meclisi Üyesi Gürol Karagöz de katıldılar.
Was sich am Abend des 31.05.2014 im Osten der Altstadt zutrug kann durchaus als historisch relevant für die Stadt Regensburg gewertet werden. Um 18 Uhr wurden in der Hallergasse 3 die Redaktionsräume der „Regensburg Haber“ festlich eingeweiht. Hierfür ließen es sich weder die Spitzen der städtischen Politik noch Würdenträger örtlicher Vereine nehmen, persönlich der Einladung zu folgen und warme Worte zur Eröffnung zu finden.
Ege Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Esra Öztarhan, Regensburg Üniversitesi'ne Erasmus programı yoluyla Türkiye'den gelen ilk öğretim üyesi oldu.
Regensburg ve İzmir'deki iki üniversitenin 2012 yılında imzaladığı Erasmus öğrenci ve akademisyen değişimi kapsamında Regensburg gelen Yrd. Doç. Öztarhan, Regensburg Üniversitesi öğrencilerine verdiği beş saatlik ders ile Türk-Alman bilimsel ilşkilerine ivme kazandırdı.
İlk olarak Regensburg’dan İzmir’e giden üniversite öğrencisi Marius Raupach ile başlayan bilimsel ilşki, Yrd. Doç. Öztarhan'ın iki öğrencisinin Regensburg Üniversitesi'ne bir senelik eğitim programıyla devam etmişti.
Kendisi onuruna Regensburg Üniversitesi Rektörü Prof. Udo Hebel'in verdiği resepsiyona katılarak Regensburg programını tamamlayan Yrd. Doç. Esra Öztarhan, Regensburg Haber'e yaptığı özel açıklamada, Regensburg’ta olmaktan ve gösterilen ilgiden çok memnun olduğunu belirterek, ileriki dönemlerde Regensburg’tan Ege Üniversitesi’ne daha çok öğrenci ve öğretim üyesi beklediklerini ve bu bağlamda Türk-Alman bilimsel ilişkileri daha üst seviyede geliştirmek istediklerini kaydetti.
Türkiye'den Erasmus yoluyla gelen ilk üniversite öğretim görevlisini ağırlamaktan memnun kalan Regensburg Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Udo Hebel ise, 2012 yılında İzmir'de Ege Üniversitesi’ni ziyaret ettiğini, İzmir’i ve Ege Üniversitesi’ni çok beğendiğini söyledi. Prof. Öztarhan’ın ziyaretinden ve verdiği dersten dolayı çok memnun kaldıklarını söyleyen Hebel, kendisini ve iki diğer öğrencisini Regenburg’ta konuk etmekten çok mutlu olduklarını, iki üniversite arasındaki bu işbirliğinin daha da güçlenmesini gönülden temenni ettiklerini belirtti.
İhsan Yeneroğlu, 13.05.2014
Für diese Ausgabe haben wir die Leiterin des Masterstudiengangs der Historischen Bauforschung an der OTH-Regensburg besucht. Wir haben mit Frau Thekla Schulz-Brize ein Gespräch über den Masterstudiengang und die Verbindungen der Historischen Bauforschung zur Türkei geführt. Außerdem haben wir einen Studenten sowie eine Mitarbeiterin zu ihrer Meinungen und Erfahrungen befragt.
Zu Beginn des Gesprächs erklärt Frau Schulz-Brize die Bedingungen für die Aufnahme in den
Masterstudiengang. Für die Historische Bauforschung ist Deutsch die verbindliche Sprache, da die Bauforschung momentan ganz auf Deutschland beschränkt ist. Das bedeutet, dass die ganze Terminologie
in deutscher Sprache ist. Eine weitere Zulassungsvoraussetzung ist der erfolgreiche Abschluss eines Bachelor-Studiums. Zumeist sind es Archäologen, Architekten oder Prähistoriker, die in diesen
Studiengang aufgenommen werden.
Die Historische Bauforschung wäre nach Meinung von Frau Schulz-Brize aufgrund des bedeutenden
Denkmalbestands in der Türkei viel besser verankert. Dementsprechend sollte die Disziplin, wünscht sich Schulz-Brize, nach und nach in der Türkei beheimatet werden. Auch archäologische Mitarbeiter in
der Türkei haben an dieser Idee großes Interesse bekundet. Das Deutsche Archäologische Institut in Istanbul unternimmt bereits erste Anstrengungen zur Verwirklichung dieses Ziels.
Die Bauforschung in der Türkei, gespiegelt am Deutschen Archäologischen Institut Istanbul und
seinen Dienstaufgaben, beinhaltet sämtliche Epochen von der Prähistorie - also der Steinzeit (zum Beispiel Göbekli Tepe in der Türkei) - bis in die Osmanische Zeit hinein. Frau Schulz-Brize weist
allerdings darauf hin, dass ihr Schwerpunkt auf der Antike liegt. Mit anderen Worten: auf der griechisch-römischen Geschichte. Aber auch die Holzarchitektur in Istanbul wird dokumentiert, die
eigentlich nicht teil der griechisch-römischen Geschichte ist. Hauptarbeitsgebiet ist und bleibt trotzdem Schulz- Brizes Spezialgebiet, die griechisch- römische Epoche.
Außerhalb der Türkei wird auch in vielen anderen Ländern, wie zum Beispiel in Griechenland,
Italien, Albanien oder Ägypten, Historische Bauforschung betrieben. Frau Schulz-Brize
betont, dass die Verbindungen zwischen der Türkei und Deutschland noch enger werden müssen und merkt zugleich an, dass diese Verbindungen sich noch in der Aufbauphase befinden. Schulz-Brize ist seit
2007 in der Türkei tätig. Ihr Arbeitsgebiet liegt hauptsächlich in Ephesus, wo traditionsgemäß türkische Studenten immer mit eingebunden sind. Zuvor war sie in Lagina tätig, wo es eine Kooperation
mit der Universität Konya gab. Auch war sie auch in der Troas, in der Nähe von Troja. Dort wurde der Tempel des Apollon Mineiros erforscht. Sie betont, dass der Denkmalbestand in der Türkei weitaus
größer ist als hierzulande. Demnach ist es sehr viel wichtiger, wenn sich die Bauforschung in den Ländern abspielt, wo die Antiken auch vorhanden sind. Und zu diesen Ländern gehören die Türkei, sowie
Griechenland und Albanien und auch andere Länder, die sich am Mittelmeer befinden. Es wäre ein wichtiger Fortschritt die Bauforschung auch in diese Länder zu bringen, so Schulz-Brize.
Meistens ist das Fehlen der Historischen Bauforschung als wissenschaftlicher Zweig kennzeichnend
für jene Länder, die für die Bauforschung ein attraktives Terrain darstellen. Das zur Folge, dass die Methodenkompetenz in diesen Ländern nur begrenzt vorhanden ist. Thekla-Brize hebt daher die
Wichtigkeit der türkischen Studenten hervor, die hier studieren können, um dann das hier erlangte Wissen in die Türkei zu bringen. Diese Studenten können die Methodenkompetenzen hier so gut erlernen,
dass sie sie eines Tages selber weitervermitteln können. Diese Stufe zu erreichen wäre ein bedeutender Fortschritt und ein gelungener Austausch. Bis heute wurden zahlreiche Erasmusabkommen mit
türkischen Universitäten abgeschlossen. Schulz-Brize betont, dass die türkischen Studenten in Deutschland sehr herzlich Willkommen sind.
Eine Absolventin der Historischen Bauforschung ist Annika Zeitler. Sie hat nach
ihrem Architekturstudium begonnen, um ihrem Interesse an der Historischen Bauforschung nachzugehen. Seit ihrem Abschluss der Historischen Bauforschung ist sie in diesem Bereich auch beruflich tätig
und Mitarbeiterin an der Hochschule. Sie hat schon für das Deutsche Archäologische Institut Istanbul in verschiedenen Regionen der Türkei gearbeitet. Unter anderem war sie schon in Ephesus, Magnesia
und Pergamon tätig. Annika betont, dass die Arbeitsatmosphäre in der Türkei immer sehr warmherzig war und, dass sie auch in der Zukunft wieder gerne in der Türkei tätig sein
würde.
Momentan unterrichtet Frau Schulz-Brize 40 Studenten. Darunter befindet sich ein türkischer
Student, Ihsan Yeneroglu. Er ist der erste eingeschriebene türkische Student an der OTH-Regensburg für den Masterstudiengang Historische Bauforschung. Ihsan studierte
Archäologie (HF) und Architektur (NF) in der Türkei. Sein Ziel war es, sich im Bereich der Historischen Bauforschung zu spezialisieren. Dies hat ihn nach Regensburg geführt, wo er seit inzwischen
zwei Jahren studiert. Er ist von seinem Studiengang, sowie von der Stadt Regensburg sehr begeistert. Ihsan hat bis jetzt schon an mehreren Grabungen teilgenommen und arbeitet zurzeit für das
Deutsche Archäologische Institut Istanbul in den Ausgrabungen in Pergamon. Sein Wunsch ist es, sein Studium abzuschließen und in der Zukunft die Historischen
Bauforschung auch an türkischen Universitäten bekannter zu machen.
Emre Öndin, Regensburg Haber - Ausgabe Mai 2014
Regensburg Halk Eğitim Merkezi (VHS Regensburg), Şubat-Temmuz yarıyılı için çıkaracağı yeni eğitim kitapçığına sürpriz bir kapak yaptırdı. İllustrasyon sanatçısı
Alexandra Klobouk'un resimlendirdiği Regensburg'un tarihi kent panoramasında henüz yapımı tamamlanmayan minareli ve kubbeli cami yapıtı ilk defa haritaya girdi.
Kent merkezinin doğusunda yer almasına rağmen öne kaydıralarak resime girmesini sağlayan Regensburglu genç sanatçı Klobouk, müslümanların
ibadethaneleri cami için de ayrıca bir jest yaparak minare yüksekliğini Regensburg'un sembolü olarak kabul görülen katoliklerin ibadethanesi Dom Katedrali'nin kuleleri ile eşit
hizada çizmesi dikkat çekti.
Regensburg Haber Dergisi'nde Aralık 2013 sayısı itibariyle her sayısında özel sayfası bulunan VHS Regensburg'un bu defa eğitim programı kitapçığının kapağında kent
resmi için cami figürünün girmesini isteyerek yer bulmasını sağlaması, farklı kültürlere yakınlaşma yönünde atılmış olumlu bir adım olarak görülüyor.
19.01.2014
Geçtiğimiz hafta Regensburg'a gelerek Donau Arena'yı tıkabasa dolduran binlerce hayranı önünde Stand Up Show yapan ünlü komedyen Mario
Barth'ın sahnede, Regensburg'un meşhur sokaklarından "Fröhliche-Türken-Str." (Neşeli Türkler Sokağı) için yaptığı Almanya Entegrasyon Ödülü'nün Regensburg'a gitmesi önerisi Facebook sayfasında beğeni rekoru kırıyor.
Şovunda ilk önce sokak ismini "Freundliche" (Sevimli) diye söyleyen Mario Barth, seyircilerin uyarması üzerine "Fröhliche" (Neşeli) diye değiştirerek, "Haaa,
anladım; Türkler, sevimli değil de, neşeliler!" diyerek espri yapması Regensburg'un en büyük salonunu dolduran kalabalığın kopmasına sebep oldu.
7 ve 8 Haziran 2014 tarihlerinde Berlin Olympia Stadyumu'nda 24 saati içerisinde 100 bin kişiye Stand Up Show vererek yeni bir dünya rekoru denemesi yapacak olan 7 kez Almanya
Komedyen Şampiyonu Mario Barth'ın biletleri www.mariobarth.de ve www.rtl.de/tickets internet sitelerinden temin edilebilecek.
29.09.2013
2010 yılında Facebook'ta kurduğu haber grubuyla Türk toplumunu bölgedeki gelişmelerden haberdar etmeye başlayan Regensburg Haber, 2011 yılında faaliyete soktuğu Doğu Bavyera'nın ilk Türkçe internet haber sitesinden sonra bu defa, 10 yıllık bir boşluğa son vererek dergi çıkardı.
İlk sayısında T.C. Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu'nun Regensburg ziyaretini kapak konusu yaparak geniş yer ayıran Regensburg Haber, Regensburg Büyükşehir Belediye Başkanı Hans Schaidinger, Regensburg Üniversitesi Rektörü Prof. Thomas Strothotte, T.C. Nürnberg Başkonsolosu Ece Öztürk Çil gibi bölge Türkleri için birinci derecede önemli kişiliklerinden özel yorum yazıları alarak önemli gazetecilik örneği sergiledi.
Türkçe ve Almanca dillerinde üç ayda bir yayınlanacak olan derginin dağıtımı ile tüm Doğu Bavyera'yı kapsayarak Türk toplumunun sesini duyurmaya artık yazılı basınla da sürdürmeye devam edecek.
24.12.2012
Am 17.11.2012 wurden in der Regensburger Stadtbücherei am Haidplatz einige Zeichnungen und Skizzen der Autorin Alexandra Klobouk zu den Büchern “Istanbul, mit scharfer Soße?” und ”Der Islam. Für Kinder und Erwachsene.” ausgestellt.
Das Buch “Istanbul, mit scharfer Soße?” wurde erstmals vor zwei Jahren veröffentlicht und wird von Kritikern gelobt.
Die Zeichnungen scheinen auf dem ersten Blick ein schlechtes Licht auf muslimische Frauen und den Islam zu werfen, veranschaulichen aber den scharfen Blick einer beobachtenden Autorin, die Istanbul und die Menschen auf diese Weise wahrgenommen hat.
Die Kultur-Illustratorin hat bei ihrer Vorstellung auch betont, dass sie Wert darauf legt aus einer neutralen Sichtweise zu zeichnen und so auch zur Verständigung der Kulturen beizutragen.
Die Regensburger Autorin überzeugte mit ihren sympathisch-frechen Zeichnungen das Publikum und gab ein Teil ihrer künstlerischen Tätigkeiten an die Öffentlichkeit preis.
Cezmi Türk, 17.11.2012
Biletlerin 50 Euro'dan başladığı konserde 1200 kişilik hayran kitlesine Filarmonica de Gran Canaria Orkestrası ile müthiş bir konser veren ünlü sanatçı, sahne bitişinde dakikalarca ayakta alkışlandı.
Hayranlarının yoğun tezahüratları sonunda birkaç kez daha sahne alan Fazıl Say, konsere gelen Regensburg halkına unutamayacakları bir gece yaşattı.
Konserin devre arası odasında Regensburg Haber'i kabul eden Fazıl Say, Türk medyasının kendisini Regensburg'da da bulmuş olmasına olan sevincini gizlemedi.
Regensburg'da görmüş olduğu büyük ilgiden neşelendiği gözlenen Fazıl Say'ın, bir hayranının üşümemesi için pamuk ipliğinden yaptığı atkıyı giyerek konserden çıkması dikkat çekerken, asıl sürprizi ise, çerçeveletilmiş 24 ayar altın kaplamalı cd hediye eden Royal Gold'un sahibi Hüseyin Akbaba tarafından yapıldı.
17.02.2012
"Muhteşem Gece!" Barbing Rathaus Salonu'nu dolduran 200 civarında müzikseverin yorumu böyle olacaktı dünkü gece için. Gecenin sonunu aralayan ve sabah saat 2'ye kadar süren net 7 saatlik canlı müzik performansı Regensburg'un hiç de alışık olmadıgı bir durumdu. "Regensburg, Regensburg olalı böyle bir gece görmedi" şeklinde bir yorum getirecekti Alevi Kültür Merkezi Başkanı Ali Tandoğar, sahnede sesi ve sazıyla yorumladığı 'Barış Güvercini Uçsun Dünyada' türküsü öncesinde. Moderatörlüğünü Hülya Aslan'ın yaptığı kanser hastaları yararına 'Türk Müziği ile Zamanda Yolculuk' müzikseverleri gerçekte de geçmişe götürüp duygusal anlar yaşatacaktı...
"REGENSBURG KOPTU"
DITIB Neutraubling cami derneğinin Sevgi adlı halk oyunu kızlarının beğeni toplayan kına gecesini canlandırma oyunuyla başlanan 'Türk Müziği ile Zamanda Yolculuk' programı daha sonra sırasıyla Neutraubling Kadın Korosu, Alevi Kültür Merkezi Korosu ve Şahin Uçar ve saz arkadaşlarının verdiği konser ile devam etti. Münih'ten grubuyla katılan Mesut Somali ve arkadaşları ise geceye ayrı bir renk kattı. Özellikle Mesut Somali ekibinden Anıl Çıra'nın sahne almasıyla müthiş bir coşku yaşandı Barbing Rathaus Salonu'nda. "Regensburg koptu"; böyle yorumlanacaktı bir anda oluşan olağanüstü durum. Anıl Çıra'nın sahne performansı ile mest olan Regensburg, yakın bir zamanda kendisinden konser için tekrar buraya getirme sözünü alacaktı sonunda. Regensburg'un önde gelen Türk işadamlarından Ercüment Baysal'ın gecenin starı Anıl Çıra'nın özel konser vermesi için Regensburg'a getirecekti, gelen bilgiye göre.
REGENSBURG'DA İLK DEFA VERİLEN TÜRK HALK VE SANAT MÜZİĞİ KONSERİ TAKDİR TOPLADI
Popüler kültürün etkisini iyice gösterdiği günümüz topluluğunda, Türk kültürünün nadide eserlerini seslendirilirmesi birçok kişiyi eskilere götürdü. Konsere katılarak desteklerini esirgemeyen Regensburg'da uzun yıllar Türk Danış olarak görevde bulunmuş Erdoğan Ökmen, "Çocukluğumun şarkılarını okudular" diyerek menuniyetlerini dile getirirken, Regensburg'un ilçe ve beldelerinin entegrasyon yetkilisi Nurcan Gülkan-Lindner ise, "Neutraubling Kadın Korosu'nun doğuşunu bildiğim için geldikleri noktayı görmekten özellikle sevindim" yorumunda bulundu.
4 AYDA 4 YILLIK GELİŞİM
'Lale Devri', 'Samanyolu', 'Muhabbet Bağı' gibi eserleri başarıyla yorumlayan Neutraubling Kadın Korosu'nun geçmişi oldukça kısa. Dört aylık yoğun bir çalışmayla geceye hazırlanan kadın korosu, müzikli ve mikrofonlu sadece 6 saatlik bir eğitim sonunda sahne aldılar. Tanbur ustası Mesut Somali tarafından son üç haftada her pazar günü ikişer saat ders alan kadın korosu, Regensburg halkı kadar ünlü sanatçının da beğenisini kazandı. Sahnede solo şarkılarıyla büyük beğeni toplayan Zarife Erdoğan'lı, Nevim Erdoğan'lı Neutraubling Kadın Korosu ünlü sanatçı Mesut Somali'nin Münih'teki korusuna davet edildi. Dün geceki canlı performanslarıyla büyük beğeni toplayan Neutraubling Kadın Korosu; konservatuar mezunu Fatma Aslan şefliğinde Şefika Açıkgöz ('Akşam Oldu Hüzünlendim'), Rukiye Altınoluk ('Çamların Altında'), Melahat Kaptan, Göksun Kurt, Selda Piabella, Nevin Erdoğan ('Divane Aşık Gibi') ve Zarife Erdoğan'dan ('Sevmekten Kim Usanır', 'Bağdat Yolu') oluşuyor.
Guinness Rekorlar Kitabı'nda ilk defa girerek adını tarihe yazdırmak isteyen Regensburg'un girişimi, Türkler'in de sınırlı sayıdaki desteğine rağmen,
yeterli sayıya bulamayarak suya düştü.
Jahninsel'de gün boyunca düzenlenen eğlence etkinliğinde gülücüklerini yüzlerinden hiç eksik etmeyen 1650 katılımcı, rekor denemesindeki başarısızlığa rağmen
keyiflerinden birşey kaybetmediler.
Dünya'nın olmasa da, Avrupa'nın en büyük "Smiley"sini oluşturan Regensburglular arasında Regensburg Türkleri'nin varlığı da dikkat çekti.
Rekor denemesini Bayern 3 radyosundan duyan Birsen Hanım ve yazılı yerel basından okuyan eski öğretmen Aysel Hanım
gibi Regensburg'un sosyal aktivitesi yüksek teyzelerinin yanısıra, Regensburg Haber'in yayınından öğrenip de gelen Ağırbaş ailesinin de Regensburg'a destek katılımı
gözlerden kaçmadı.
Regensburg'da avukat yardımcısı olarak çalışan Regensburg Haber'in sıkı takipçilerinden Tülin Ağırbaş'ın, eşi ve küçük kızı ile katıldığı rekor denemesi etkinliğine
erken saatlerde gelerek ilk katılımcılar arasında yerini alması, "Türkler'in topumsal katılımı" noktasında ayrıca güzel bir örnek teşkil etti.
24.09.2011
Regensburg Belediyesi’nin şehir içinde yaşayan halkın tepkileri üzerine eğlenmesine bilemeyen gençlere karşı başlattığı "Fair Feiern" (Temiz Eğlenmek) kampanyasının son halkası şehir tuvaletleri oldu.
Eğlence kulüplerinden çıkan zil-zurna sarhoş gençlerin gürültü yaparak halkın huzurunu bozuyor gerekçesiyle bazı eğlence mekanların kapanış saatlerini iki saat geri çekerek 'gürültü önlemi' alan Regensburg Belediyesi, şimdi de sokak ortasında ihtiyaç gideren gençlere karşı 'abdest bozma önlemi' aldı.
Mahalle sakinlerinin etrafta pis kokulardan geçilmiyor şikayetlerini dikkate alan Regensburg Belediyesi, şehir merkezindeki üç helayı yeni bir dizaynla onarıp 24 saat açık hale getirilişini açılış yaparak ilan etti. Gençlerin hoşuna gideceği şekilde mavi ışıklandırmayla şık bir görüntü çizen tuvaletler, kampanya çerçevesinde daha sık temizlenecekler.
Gençleri ev duvarlarına değil de, tuvaletlerde ihtiyaçlarına gidermelerini cazip kılmak için hiçbir masraftan kaçınmayan Regensburg Belediyesi’nin sene sonuna kadar sürecek bu deneme uygulamasının hangi ölçüde ilgi göreceği merak konusu oldu.
04.08.2011
Video: http://www.youtube.com/watch?v=AbliGTHGB1o&feature=player_profilepage
Alman şirketi E-Plus bünyesinde yaklaşık beş seneden beri Almanya'daki Türk kökenlilere telekomünikasyon hizmeti sunan Ayyıldız, yeni reklam yıldızını belirledi.
Almanya çapında yapılan elemelerde başvuruda bulunan 2 binin üzerindeki Türk kızını geride bırakarak Ayyıldız'ın "Yeni Reklam Yüzü" ünvanını kazanan Regensburglu Gülşen Akgün, Avrupa Türkleri‘nin en tanınmış simaları arasında yerini alma yolunda.
22 yaşındaki Regensburglu Türk kızı Gülşen Akgün'ün reklam klibi Avrupa'ya yayın yapan TV'lerde günboyu oynatılması sonucunda görüntüsü, cep telefonu şirketi Ayyıldız ile bütünleşerek hep akıllarda kalmış olacak.
Yapılan üç yıllık sözleşme ile sokaklarda asılan büyük plakatlarda ve Ayyıldız satış noktalarındaki tanıtım broşürlerinde de yer alan Gülşen Akgün, Regensburg'da reklamı en çok yapılan kişiler arasında yerini şimdiden aldı.
Sempatik görüntüsü ve kişiligi ile dikkat çeken Türk kızı Gülşen Akgün, Ayyıldız tarafından yapılan açıklamada da, "açık kalpli ve tabii tarzı ile jüri heyetini kendine hayran bıraktı" ifadeleri kullanıldı.
ŞİMDİ ONU TÜM AVRUPA TÜRKLERİ İZLİYOR
İlk defa kameraların karşısına geçmesine rağmen, başarılı bir reklam klibi çeviren Gülşen Akgün, çekimler için üç ay önce İstanbul'a gitti.
Kadıköy'ün ünlü Bağdat Caddesi'nde yapılan çekimlerin yaklaşık bir gün sürdüğünü söyleyen Gülşen Akgün, şimdi ise yapılacak bir sonraki çekimleri merakla bekliyor.
Ayyıldız‘ın yeni yüzü olmasına oldukça sevinen Gülşen Akgün, "En çok hangi reklam klibinde oynamak isterdin" sorumuza, "Türkiye ve Türkler'i tanıtıcı bir reklam klibi" olarak yanıt veriyor.
Gönlündeki hayalinin T.C. Turizm Bakanlığı'nın "Türkiye" üzerine yaptığı tanıtıcı turizm klibi olduğunu düşünen Gülşen Akgün, şu an üç yıllık mukavelesi bulundugu Ayyıldız için yoğunlaştığını söyledi.
REKLAMDA OYNAMASINA KIZ KARDEŞİ SEBEP OLDU
BMW firmasında meslek öğrenimi görmek icin Münih'e yerleşen kız kardeşi Yağmur Akgün ile birlikte beş ay önce Münih'te düzenlenen "Ayyıldız'ın yeni reklam yıldizı" ön eleme yarışmasına bakmak için giden Gülşen Akgün, burada kız kardeşinin yoğun isteklerine dayanamayarak katılır.
Münih'teki ön elemeden birinci olarak ayrılan Gülşen Akgün, daha sonra Dortmund'da Almanya Finali‘nde 15 kız arasından da sıyrılarak Ayyıldız‘ın "yeni reklam yüzü" olur.
"SEVİYESİZ REKLAMLARDA OYNAMAM"
Ayyıldız‘ın yarışma için "Model değil, sempatik ve sevecen bir kız arıyorlardı" diyen Gülçen Akgün'ün reklamda oynama konusunda tabularının da oldugunu belirtiyor.
Boynunda "Allah" yazılı kolyesi ile dikkat çeken sempatik Türk kızı, "Her pahasına reklamda oynamam" diyor ve, "Oynayacağım reklamda uygunsuz bir şekilde çıkmam" şeklinde ekleme yapmayı da ihmal etmeyerek sınırlarının olduğunu da ayrıca altını çiziyor.
SİGORTA FİRMASINDA MESLEK EĞİTİMİ GÖRÜYOR
Regensburg'un Neutraubling ilçesinde uzun yıllardan beri yaşantısını sürdüren Gülşen Akgün, ailesinin geldiği yer olan Passau doğumlu.
Şu an Regenstauf ilçesinde faaliyet gösteren sigorta firması Fa. Preissl'da "Büro İletişimi" (Fachfrau für Bürokommunikation) üzerine meslek eğitimi gören Gülşen Akgün, ayrıca Regensburg'daki bir pizza lokantasında çalışıyor.
İsmini babası tarafından Yeşilçam artisti Gülşen Bubikoğlu sevgisinden aldığını belirten Gülşen Akgün, yeni yapım Türk filmlerini beğenmediğini belirterek, Yeşilçam filmlerini hala büyük bir zevkle izlediğini söylüyor.
"KENDİMİ BİR TÜRK KIZI GİBİ GÖRÜYORUM"
Yakın çevresinin daha çok Almanlar'dan teşkil ettiğini söyleyen Gülşen Akgün, kendisini bir Türk kızı olarak gördüğünü belirtmeden de geçmiyor. Almanya'da hararetle tartışılan entegrasyon konusunu rahatsız edici bulduğunu ifade eden Gülşen Akgün, kendisi gibi birçok Türk gencin de Almanya'da iyi entegre olduğu görüşünde ısrarlı.
Türk insanının daha cana yakın olması sebebiyle, ileride Türkiye'de yaşamını sürdürmek istediğinde olduğunu da bewirten Gülşen, aslen İspartalı ve izin zamanında sürekli memleketine giderek akrabalarıyla beraber zaman geçiriyor. ‘‘Türkiye aşığıyım‘‘ diyen Gülşen Akgün, mesleğini bitirdikten sonra Türkiye'ye yerleşip Antalya ya da İstanbul'da yaşama arzusunda.
05.12.2010
Regensburg/Barbing'de yaklaşık 350 kişiye konser veren arabesk müziğinin en önemli isimlerinden Ferdi Tayfur, Regensburg Türkleri tarafından büyük ilgi gördü.
Salonu dolduran Ferdi Tayfur hayranları, dün aksam 7 sularında başlayan programda "arabeskin kralı"nı görmek için 3,5 saat beklemek zorunda kaldılar. Yıldız sanatçının geç saatlerde sahneye gelmesiyle birlikte salonda bir anda olağanüstü hareketlilik yaşandı. Sahne önüne gelen birçok hayranları "Ferdi Baba" diye tempo tutarak yıldız sanatçıya sevgilerini ifade etmeye çalıştılar.
Gördüğü ilgiden duygulandığı gözlenen yıldız sanatçı, eskimeyen eserlerinden parçaları aylar öncesinde geçirmiş olduğu felç sebebiyle "Playback" üzerinden söyledi. Oldukça yorgun ve halsiz bir şekilde hayranlarının karşısına çıkan Ferdi Tayfur, yaklaşık bir saat boyunca zor sartlar altında sahnede kalarak sevenlerinin sevgisine layık olmaya calıştı. Yoğun ilgi görmesinin minneti içerisindeki Ferdi Tayfur, Regensburg halkına bir jest yaparak, "Huzurum Kalmadı" adlı eserini rahatsızlığına rağmen canlı olarak söyledi.
"Ferdi Baba, sen bizim herşeyimizsin" şeklinde bağıranların, ağlayanların olduğu konser programında, Ferdi Tayfur, hayran kitlesine nasihatlarda bulunmayı da ihmal etmedi. Regensburg Türkleri'ne seslenen Ferdi Baba, "Birlik olun" çağrısında bulundu. Ayakta güçlükle durduğu gözlenen Ferdi Tayfur'un, sağlığını yakın bir zamanda kaybetmiş olmanın hassasiyeti içerisinde, "Hayatta en önemli şey sıhhattir, onu kaybetmeyin" demesiyle birlikte duygusal anları da beraberinde yaşadığı gözlendi.
FERDİ BABA'DAN PAPA 16. BENEDİKT'E TEPKİ
Ferdi Tayfur'u Regensburg'a getiren Aykut İnan, yıldız sanatçıyı arabasıyla Avrupa'da orta çağı en iyi yansıtan kenti gezdirirken ilginç diyaloglar yaşandığı belirtti. Regensburg'un özelliklerini konserin organizatörü Aykut İnan'dan öğrenen Ferdi Tayfur, Papa'nın Regensburglu olduğunu ve Hz. Muhammed ile alakalı çirkin aktarmalarını bu kentte yaptığını öğrenmesi üzerine Papa'ya bu tavrından dolayı tepki gösterdi. Ferdi Tayfur'un Regensburg'dan oldukça memnun kaldığını da açıklayan Aykut İnan, bu konser organizasyonundan da yüzlerinin akıyla çıktıklarını ayrıca ifade etti.
FERDİ TAYFUR'UN MENEJERİ KOVULDU
Öte yandan Türkiye Gazetesi Bavyera Haber Müdürü Mustafa Akbaba, Ferdi Tayfur'un menejerinin kovulduğunu belirtti. Bölgenin deneyimli gazetecilerinden Mustafa Akbaba, menejerin kendisinin Türkiye Gazetesi'nden olduğunu öğrenmesi üzerine, "Almanya'da Hürriyet'in dışında başka gazete kaldı mı?" diyerek küçümsemeye çalıştığını belirtti. Ferdi Tayfur'un menejeri tarafından Doğan Medyası'ndan başka Türk medyasını yok sayma girişimi olarak anlaşılan bu durum, Mustafa Akbaba'nın şikayetleri gerekli yerlere iletmesi netice verdi. Mustafa Akbaba'nın tepkisi sonucu menejerin konserin hemen ertesi günü (bugün) bizzat Ferdi Tayfur tarafından işine son verildiği bilgileri geldi.
21.11.2010
Regensburg'da aylar öncesi satışa çıkarılan Badem konserini dinlemek için Kulturspeicher'e gelen müzikseverleri kötü bir sürpriz bekledi. Konser için gelmişlerdi, kilitli ve ışıksız salonun kapısı önünde şöyle bir ilanla karşılaştılar:
"Das Konzert mit 'BADEM' muss leider entfallen! Genaue Gründe hat uns der Veranstalter Mammut Events nicht genannt. Karten können an den jeweiligen Vorverkaufsstellen zurückgegeben werden. Wir bitten um Ihr Verständniss! Ihr Kulturspeicher - Team"
Peki ne olmuştu? Olayın perde arkası oldukça karanlık gözüküyor. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz... Kendisini sözde "uyanık" zannedenler her kimse, sayıları hiç azalmıyor ama, birgün kaderin onları da teklemesi pek mümkündür...
Badem'in menejeri Anıl Savas Kılıç, ücretin ödenmediği suçlamasında bulunuyor. Konser bunun için iptal edilmiş. İki ay sonra İngolstadt'ta düzenlenecek Hande Yener konserinin de olamayacağını ekliyor. Hande Yener'in menejeriyle görüşmüş, konserden kendisinin haberi yokmuş... Ve ağır suçlamalarda bulunuyor. Bir sahtekarlık olayı varmış... Detayına girmiyoruz...
Peki Bavyera'da bu tür konserleri düzenleyen organizatör Mahmut Gül ne diyor... Bilemiyoruz; telefonu sürekli kapalı. Üstelik konserin iptalinin sebepleri salon sahipleri tarafından da bilinmiyor. Büyük bir sır... Konserle ilgili telefonlar kapalı, muhatap da hiç yok...
02.10.2010
[Badem Menejerinden açıklama]
Mahmut Gül sözleşmede belirtilen hiçbir ödemeyi yapmadığı, ve son bir hafta da telefonlarımızı açmadığı için Almanya'ya gelemedik. Mekan sahipleriyle konuştuğumda, onlar da paralarını alamadıklarını ve Mahmut Gül'e ulaşamadıklarını belirttiler. Hande Yener'in menajeri Polat'ı aradığımda ise Almanya'da böyle bir konser için kesinlikle kimseyle görüşmediklerini belirttiler. Dolayısıyla, Mahmut Gül'ün sözleri gerçeği yansıtmamaktadır. Almanya'daki Türklerin Mammut Events'in duyurduğu etkinlikler için bilet alıp almama kararını bu bilgiler ışığında kendilerine bırakıyoruz.
Sevgiler,
Anıl Savaş Kılıç
Taşoda Müzik Yapımı
03.10.2010